Bizimle her şey iyidir.
- Everything is well with us.
Kafamda çok şeyler olduğu için dün gece iyi uyuyamadım.
- I couldn't sleep well last night because there were lots of things on my mind.
Adam köyün her yerinde iyi tanınmıştır.
- The man is well-known all over the village.
O günlerde ailemin hali vakti yerindeydi.
- My family was well off in those days.
Öyleyse, birisinin hatasını düzeltmekte geç kalmak diye bir şey yoktur.
- Well, there's no such thing as being too late to correct one's faults.
Pekala, bunu sen yapmadıysan, öyleyse kim yaptı?
- Well, if you didn't do it, then who did?
Teslimattan önce tüm kutuların iyice mühürlenmiş olduğundan emin olun.
- Make sure all the boxes are well sealed before they're delivered.
Ellerinizi iyice yıkayın
- Wash your hands well.
Tom tamamen iyi bir şekilde anlayabiliyor.
- Tom can understand perfectly well.
Sanırım söylemek istediğim bir şeyi neredeyse tamamen söylemek için yeterince iyi şekilde Fransızca konuşabilirim.
- I think I can speak French well enough to say pretty much anything I want to say.
Tom hâlâ iyi durumda.
- Tom is still doing well.
O bu işe başladığından beri oldukça iyi durumda.
- He has been well off since he started this job.
Peki, hangi sporları seversin?
- Well, what sports do you like?
Peki, bunu söylemek aptalca bir şeydi.
- Well, that was a stupid thing to say.