Hayatı mutlu etmek için gündelik ıvır zıvırı sevmelisin.
- In order to make life happy, you must love the everyday trifles.
Böyle ıvır zıvır için bu kadar çok para ödemek cinayettir.
- It is criminal to pay so much money for such trifles.
Tom, onunla dalga geçilecek biri değil.
- Tom is not to be trifled with.
Önemsiz şeyler üzerinde birbirleriyle ağız dalaşına girdiler.
- They fell out with each other over trifles.
Önemsiz şeyler hakkında onunla tartışmayacak kadar akıllıyım.
- I know better than to quarrel with her about trifles.
But why, he asks, should a similarly rapt and adoring crowd bank up before a lighted wall niche containing nothing but a dime's worth of daffodils and a couple of sprays of forsythia in a blue dish?. - , 1941.