Tom ve Mary'nin bir anlayışı var.
- Tom and Mary have an understanding.
Yani, Çin ulusuna karşı daha anlayışlıyım.
- That's to say, I have a better understanding of the Chinese nation.
Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian.
- I have difficulty understanding abstract modern art, especially Mondrian.
Tom Mary'yi Fransızca anlamakta zorlanmadığını söylüyor.
- Tom says that he has no trouble understanding Mary's French.
Bir anlaşmamız olduğunu düşündüm.
- I thought we had an understanding.
Tom ve Mary anlaşmaya vardı.
- Tom and Mary came to an understanding.
I thought we had an understanding - you do the dishes, and I throw the trash.