O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
- She earns more than she spends.
Bir dörtlü, bir üçlüden bir üye daha fazladır.
- A quartet has one more member than a trio.
John Bill'den daha zeki.
- John is more intelligent than Bill.
Ben senden daha güzelim.
- I am more beautiful than you.
Tom tanıdığım başka herhangi birinden daha çok kitap okur.
- Tom reads more books than anyone else I know.
İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.
- Cows are more useful than any other animal in this country.
Tüm diller eşittir, ama İngilizce diğerlerinden daha eşittir.
- All languages are equal, but English is more equal than the others.
Umarım bu harcama raporu tüm ilişkili iş masraflarını içerir,çünkü bundan bir sent daha fazlasını ödemeyeceğim.
- I hope this expense report contains all the relevant business expenses because I'm not paying a cent more after this.
Yarasa, bir kuş olmaktan ziyâde, bir sıçandır.
- A bat is no more a bird than a rat is.
Daha fazla insanın yaptıkları şeylerden daha ziyade söyledikleri şeylerden başı belaya girer.
- More people get into trouble for things they say rather than for what they do.
Kahveyi çaydan daha çok seviyorum.
- I like coffee much more than tea.
Seni ondan daha çok seviyorum.
- I love you more than him.
İçecek daha fazla bir şey yok.
- There's nothing more to drink.
Bu sahte çevrecilikten daha fazla bir şey değil.
- That's nothing more than greenwashing.
When it comes to parties, the more, the merrier.