Beni etkilemekten asla vazgeçmiyorsun.
- You never cease to impress me.
Tom sadece Mary'yi etkilemek için yaptı.
- Tom did it just to impress Mary.
Sergi çok etkileyiciydi.
- The exhibition was very impressive.
Havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.
- I want to learn to speak Hawaiian, so I can impress my girlfriend.
Such admonitions, in the English of the Authorized Version, left an indelible impress on imaginations nurtured on the Bible .