Onların çevre üzerinde herhangi bir etkisi yok.
- They have no impact on the environment.
Amacım Emmet'in teorisinin biyolojiye olan etkisini araştırmak değildir.
- It is not my purpose to investigate the impact of Emmet's theory on biology.
Darbe için kendinizi güçlendirin.
- Brace yourselves for impact.
Bir vurma sesi duydun mu?
- Did you hear a knock?
Kapıda bir vurma sesi duydum.
- I heard a knock at the door.
Biz vurmak üzereydik.
- We were just about to knock.
Tom'un odasına girmeden önce her zaman kapıyı çalmalısın.
- You should always knock before entering Tom's room.
İçeri girmeden önce kapıyı çalmalıydın.
- You should have knocked before you came in.
Fabrikanın kapanması, şehrin ekonomisine önemli ölçüde darbe etkisi yapacak.
- The closure of the factory will have significant knock-on effects for the town's economy.
Yerinde olsam çocuğumu bir süre için kendi başına dışarı gönderirdim. Bu noktada birkaç sert darbe ona iyi gelebilir.
- I'd send my kid out on his own for a while if I were you. A few hard knocks at this point might do him some good.
Tom Mary'nin evde olmadığını farkeder etmez kapıyı çalmaktan vazgeçti.
- Tom stopped knocking on the door as soon as he realized Mary wasn't home.
Tom bile kapıyı çalmak için rahatını bozmadı.
- Tom didn't even bother knocking on the door.
Tom bile kapıyı çalmak için rahatını bozmadı.
- Tom didn't even bother knocking on the door.
O, cennetin kapısını çalmaktan bıktı.
- She was tired of knocking on heaven's door.
When the hammer impacts the nail, it bends.
His spine had an impingement; L4 and L5 made impact, which caused numbness in his leg.
Our choice of concrete will have a tremendous impact on the building's mechanical performance.
... but so little impact? ...
... the impact, but it's still good for government side, not ...