an event that causes great distress

English - Turkish

Definition of an event that causes great distress in English Turkish dictionary

Related Terms

trauma

{i} travma

Bu kaza onu psikolojik olarak travmatize etti. - This accident has psychologically traumatized him.

Günümüzde bir oğlan 18 yaşına kadar bekaretini kaybetmezse, o büyük olasılıkla travmalı olacaktır. - Nowadays, if a boy doesn't lose his virginity by the age of 18, he'll most likely be traumatised.

trauma

{ç} trau.ma.ta (trô'mıtı, trau'mıtı)/--s (trô'mız, trau'mız)

trauma

{i} yara

trauma

(Diş Hekimliği) Yara, bere, incinme; istemdışı, kaza veya saldırı sonucu oluşmuş doku zararı

trauma

{i} ruhb. travma, sarsıntı

trauma

sarsıntı doğuran

trauma

(Tıp) Yara, bere, travm

trauma

{i} şok

trauma

yaradan ileri gelen

trauma

(Tıp) Yaralanma, zedelenme

trauma

{i} sarsıntı

Seni sarsıntı geçirmiş halde hayal edemiyorum. - I can't picture you traumatized.

trauma

yaraya ait

trauma

{i} (Tıp) yara, incinme, travma

trauma

psik

Bu kaza onu psikolojik olarak travmatize etti. - This accident has psychologically traumatized him.

Bu kaza onda psikolojik travmaya neden oldu. - This accident has caused him psychological trauma.

English - English

Definition of an event that causes great distress in English English dictionary

trauma

Hyphenation

an e·vent that causes great dis·tress

Turkish pronunciation

ın ivent dhıt kôzîz greyt dîstres

Pronunciation

/ən ēˈvent ᴛʜət ˈkôzəz ˈgrāt dəˈstres/ /ən iːˈvɛnt ðət ˈkɔːzɪz ˈɡreɪt dɪˈstrɛs/