O, kaderini kabul etmek zorunda kaldı.
- She had to accept her fate.
O, kaderi ile yüzleşmeye hazırdı.
- She was ready to face her fate.
Acı çekmek insanın kaderidir.
- It is man's destiny to suffer.
Kendi kaderinin kaptanısın.
- You are the master of your own destiny.
Fadıl'ın yıkıcı kaderi sonunda gün ışığına çıktı.
- Fadil's devastating fate finally came to light.
Tutsakların kaderi görüşmenin sonucuna göre değişir.
- The fate of the hostages depends on the result of the negotiation.
Test pilotları sürekli ölüme meydan okuyor.
- Test pilots are constantly tempting fate.
Ölüm herkesin kaderidir.
- Death is everyone's fate.