Sami dostu olan itfaiyecilerle takılıyordu.
- Sami hanged out with his fellow fire fighters.
Fred tembel bir adam.
- Fred is a lazy fellow.
Şu adam doğruyu yanlıştan ayıramaz.
- That fellow can't tell right from wrong.
O, güzel bir arkadaş gibi görünüyor.
- He seems to be a nice fellow.
O gerçekten hoş bir arkadaş fakat ondan hoşlanmıyorum.
- He's quite a nice fellow but I don't like him.
O, çok unutkan bir insandır.
- He is a very forgetful fellow.
Sana selam teklif ediyorum ve aramızdaki arkadaşlık yoluyla barış olabilir mi.
- I bid you greetings and may there be peace through fellowship between us.
Tek yapmanız gereken, kendinizi diğer arkadaşın yerine koyma yeteneğini geliştirmek.
- All you have to do is to cultivate the ability to put yourself in the other fellow's place.
O, çok tembel bir heriftir.
- He is such a lazy fellow.
Bu herif bir sanatçı!
- This fellow is an artist!