English - Turkish
Definition of an equal, as in: when it comes to playing the violin, he has no peer in English Turkish dictionary
- peer
- eş
- peer
- asilzade/akran
- peer
- {f} dikkatle bakmak
- peer
- (Antika) Birden fazla istemcinin birbirlerine göre eş durumları
- peer
- dikkatle bak
Tom kutunun içine dikkatle baktı.
-Tom carefully peered inside the box.
- peer
- eşdüzey
- peer
- çıkmak
- peer
- görevdeş
- peer
- lord
- peer
- emsal
- peer
- asilzade
- peer
- Taydaş
- peer
- {f} into/at -e dikkatle bakmak
- peer
- ingiliz asılzadesi
- peer
- {f} out aralıktan dışarı bakmak
- peer
- (fiil) dikkatle bakmak, belli belirsiz görünmek, bir parça görünmek
- peer
- "in
- peer
- {i} İng. dük/marki/kont/vikont/baron unvanlı kimse
- peer
- {f} bir parça görünmek
- peer
- bir delikten bakmak veya çıkmak
Related Terms
an equal, as in: when it comes to playing the violin, he has no peer
Hyphenation
an equal, as in: when it co·mes to playing the violin, he has no peerPronunciation
Resimler
Favorites