an edge or line marking an edge of the playing field

listen to the pronunciation of an edge or line marking an edge of the playing field
English - Turkish

Definition of an edge or line marking an edge of the playing field in English Turkish dictionary

boundary
sınır

Bizim ve komşunun avlusu arasındaki sınırı işaretlemek için bir çit vardır. - There is a fence marking the boundary between our yard and the neighbor's.

Ren, Fransa ve Almanya arasındaki sınırdır. - The Rhine is the boundary between France and Germany.

boundary
{i} hudut
boundary
{i} limit
boundary
(Denizbilim) son
boundary
(Kimya) çeper
boundary
(Askeri) ara hattı
boundary
(Askeri) SINIR, HUDUT, ARA HATTI: Taarruz ve savunma bölgeleriyle taktik ve idari bölgelerin derinlik ve genişlikleri sınırlandırmakta kullanılır
boundary
(Askeri) (DE FACTO) SINIR (FİİLİ): Mevcudiyeti ve meşruiyeti tanınmayan ancak ayrı ulusal ve bölgesel yönetim makamları arasında pratik bir bölünme sağlayan bir uluslararası veya idari sınır
boundary
{i} had
boundary
(Askeri) (DE JURE) SINIR (MEŞRU): Mevcudiyeti ve meşruiyeti tanınmış bir uluslararası veya idari sınır
English - English
boundary
an edge or line marking an edge of the playing field

    Hyphenation

    an edge or line mark·ing an edge of the playing field

    Turkish pronunciation

    ın ec ır layn märkîng ın ec ıv dhi pleyîng fild

    Pronunciation

    /ən ˈeʤ ər ˈlīn ˈmärkəɴɢ ən ˈeʤ əv ᴛʜē ˈplāəɴɢ ˈfēld/ /ən ˈɛʤ ɜr ˈlaɪn ˈmɑːrkɪŋ ən ˈɛʤ əv ðiː ˈpleɪɪŋ ˈfiːld/
Favorites