Hasta tamamen iyileşti.
- The patient made a full recovery.
O, kendisinin hasta olduğuna inandırdı.
- She made believe that she was sick.
Onun kalesi kırık camdan yapılmıştı.
- His castle was made of broken glass.
Hayır, sana kızgın değilim, sadece hayal kırıklığına uğradım.
- No, I'm not mad at you, I'm just disappointed.
O ya sarhoş ya da deli.
- He is either drunk or mad.
Tom beni deli ediyor.
- Tom is driving me mad.
Tom'un bana çok kızgın olmadığını umuyorum.
- I hope Tom's not too mad at me.
Eşiniz size çok kızgın.
- Your wife is mad at you.
Solucanlar bir çiftçinin en iyi arkadaşıdır.
- Earthworms are a gardener's best friends.
Solucan ona dokunduğumda kıvrıldı.
- The earthworm wriggled when I touched it.
Tom sinirli görünüyordu.
- Tom looked like he was mad.
Çağırılmadığı için sinirliydi.
- He was mad because he was not invited.
Tom çılgın gibi görünüyor.
- It looks like Tom is mad.
Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
- Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
O kadar üzgündü ki neredeyse çıldırmıştı.
- He was so sad that he almost went mad.