Bu geçerli bir bakış açısıdır.
- This is a valid point of view.
Önermenin geçerli olup olmadığı üzerinde düşünmelisin.
- You ought to think over whether the premise is valid or not.
Doğrulama yöntemi Bowling'in raporlarına da dayanıyordu.
- The validation methodology was based also on Bowling's reports.
Lütfen bu bileti doğrula.
- Please validate this ticket.
Toplumsal cinsiyet kimliği bozukluğunun geçerliliği siyasette son derece tartışmalı bir hal almıştır.
- The validity of gender identity disorder has become highly controversial in politics.
İddianızın geçerliliğini ispat edebilir misiniz?
- Can you prove the validity of your assertion?
Şikayetimin yasal olduğunu düşünüyorum.
- I think my complaint is valid.
Kusura bakmayın ama, onların her ikisinin mantıklı amaçları var.
- With all due respect, I think they both had valid points.