an area of land as distinguished from those around it

listen to the pronunciation of an area of land as distinguished from those around it
English - Turkish

Definition of an area of land as distinguished from those around it in English Turkish dictionary

shed
baraka

Onlar ya barakada ya da mağarada. - They're either in the shed or in the den.

shed
{i} kulübe

Tom araç kulübesinde saklandı. - Tom hid in the tool shed.

Kulübeyi temizleyin ve ihtiyacınız olmayan şeyleri atın. - Clean out the shed and throw away things you don't need.

shed
{f} akıtmak
shed
kan akıtmak
shed
shed blood kan dökmek
shed
{f} değiştirmek (deri)
shed
geçirmemek (su)
shed
{f} yaymak
shed
{f} dök

Sadece heyecan olsun diye masum kanı döktü. - He shed innocent blood just for kicks.

Benim ekranda yazdığım kelimeleri görebilirsin, ama benim klavye üzerine döktüğüm gözyaşlarını göremezsin. - You see the words that I typed on the screen, but you don't see the tears that I shed over the keyboard.

shed
çıkarmak
shed
(Çiçek, yaprak) dökmek

A tree sheds leaves in autumn.

shed
hangar/kulübe
shed
(isim) baraka, kulübe, sundurma, ahır, hangar, odunluk
shed
{f} (su) geçirmemek
shed
önle/saç/dök
shed
{i} ahır

Norveç'in çok sayıda boş sığır ahırları var. - Norway has many old empty cattle sheds.

shed
dağıtmak
shed
{f} (shed, --ding)
English - English
shed
an area of land as distinguished from those around it

    Hyphenation

    an ar·e·a of Land as dis·tin·guished from those a·round it

    Turkish pronunciation

    ın eriı ıv länd äz dîstînggwîşt fırm dhōz ıraun ît

    Pronunciation

    /ən ˈerēə əv ˈland ˈaz dəˈstəɴɢgwəsʜt fərm ˈᴛʜōz ərˈoun ət/ /ən ˈɛriːə əv ˈlænd ˈæz dɪˈstɪŋɡwɪʃt fɜrm ˈðoʊz ɜrˈaʊn ɪt/
Favorites