Yolda büyük bir kemer var.
- There is a huge arch over the road.
Bir gökkuşağı gökyüzünde yedi renkli kemerdir.
- A rainbow is a seven-colour arch in the sky.
En tuhaf şey onun en büyük düşmanını kaçılmaz bir ölümden kurtarmış olmasıdır.
- The strangest thing is that he saved his arch enemy from an unavoidable death.
O şimdiye kadar yaşamış en büyük mimar.
- He is the greatest architect that has ever lived.
Gökkuşağı gökyüzünde bir kavis oluşturur.
- The rainbow forms an arc in the sky.
Ahlaki evrenin yayı uzun, ancak adalete doğru eğilir.
- The arc of the moral universe is long, but it bends toward justice.
O bir arkeologun asistanıdır.
- He is an archeologist's assistant.
Hiç arkoloji eğitimi yaptın mı?
- Have you ever studied archeology?
Her erkeğin işi, ister edebi ya da müzik ya da bir resim ya da mimari ya da başka bir şey olsun, her zaman kendisinin bir portresidir.
- Every man's work, whether it be literature or music or a picture or architecture or anything else, is always a portrait of himself.
Bu bina mimarın en yüksek başarısıdır.
- This building is the architect's crowning achievement.
My grandfather was an archaeologist.
- My grandpa was an archeologist.
That's an archaic expression.
- That is an archaic expression.
The man is my arch rival, without him I would have no competition.
I attempted to hide my emotions, but an arch remark escaped my lips.