Onun için mümkün olabilir fakat ben testi asla geçemezdim.
- For him it may be possible, but I'd never pass the test.
Eğer her kullanıcı Tatoeba'ya günde yirmi ilave yaparsa, Noel'e kadar bir milyon cümleye ulaşmak mümkün olabilir.
- If every user added twenty a day to Tatoeba, it might be possible to reach one million sentences by Christmas.
Onun yalan söylüyor olması mümkündür.
- It is possible that he is telling a lie.
Hepimiz mümkün olduğu kadar uzun yaşamak istiyoruz.
- All of us want to live as long as possible.
Böyle yüksek bir hızda yolculuk etmek olanaklı mı?
- Is it possible to travel at such a high speed?
Bilimsel çalışmalar yoluyla bu kayaların yaşını belirlemek olanaklıdır.
- It is possible to determine the age of these rocks through scientific studies.
Onun, o çocukken buraya gelmiş olması muhtemel.
- It is possible that he came here when he was a child.
Jack'ın dışında muhtemelen hepimiz kötü yüzücüyüz.
- We are all poor swimmers with the possible exception of Jack.
Tom ve Mary kendi sorunlarına olası bir çözüm ile geldiler.
- Tom and Mary came up with a possible solution to their problem.
Bir kaza geçirmiş olması olasıdır.
- It is possible that he has had an accident.
Diğer makul açıklamanın olmadığını anlıyorum.
- I see no other possible explanation.
Bunun tek bir makul açıklaması var.
- There's only one possible explanation.
Bu mümkün ama son derece düşük ihtimal.
- That's possible but highly unlikely.
algılama olmadan yaratmak imkansızdır.
- It is not possible to conceive without perceiving.
O imkansız. Seninle aynı fikirde olmamalıyım. Bu çok mümkün.
- That's impossible. I must disagree with you. It's very much possible.