an antiquity that has survived from the distant past

listen to the pronunciation of an antiquity that has survived from the distant past
English - Turkish

Definition of an antiquity that has survived from the distant past in English Turkish dictionary

relic
{i} kalıntı

Kültürel kalıntılarımıza değer verin; hepsi bizim görevimizdir. - Cherish our cultural relics; it is all our duty.

Eski bir uygarlıkla ilgili kalıntılar bulduk. - We discovered relics of an ancient civilisation.

relic
ölü kalıntısı
relic
andaç
relic
{i} kutsal emanet
relic
bir azizin cesedi veya cesedinin bir kısmı veya eşyası
relic
{i} hatıra
relic
bakıye
relic
(Tıp) n.Bir organ veya doku parçası kalıntısı
relic
mukaddes emanet
relic
habra
relic
{i} eski eser
relic
{i} yadigâr

Bütün ülkeler, tüm sınırları içindeki insan grupların ecdat yadigar eserlerini koruma ve gelecek nesillere aktarma sorumluluğu var. - All countries have a responsibility to preserve the ancestral relics of every people group within their borders, and to pass these on to the coming generations.

relic
{i} bir peygamberin/azizin bedeninden artakalan parça veya özel eşyası, rölik
English - English
relic
an antiquity that has survived from the distant past

    Hyphenation

    an an·tiq·ui·ty that has sur·vived from the dis·tant past

    Turkish pronunciation

    ın äntîkwıti dhıt hız sırvayvd fırm dhi dîstınt päst

    Pronunciation

    /ən anˈtəkwətē ᴛʜət həz sərˈvīvd fərm ᴛʜē ˈdəstənt ˈpast/ /ən ænˈtɪkwətiː ðət həz sɜrˈvaɪvd fɜrm ðiː ˈdɪstənt ˈpæst/
Favorites