Acımasız hükümetler sık sık siyasi muhaliflerini cezaevine sokarlar.
- Tyrannical governments frequently put their political opponents in prison.
Kölelik muhaliflerinin çoğu oy vermedi.
- Most opponents of slavery did not vote.
Onlar onun rakiplerini tehdit etme tarzını beğenmediler.
- They did not like the way he threatened his opponents.
Onlar iyi rakiplerdi.
- They were good opponents.
Karşıtlar genetik mühendisliği bitkilerin çapraz döllenme yapabileceğini ve diğer bitkilere zarar verebileceğini söylüyorlar.
- Opponents say genetically engineered crops can cross-pollinate and damage other crops.
Karşıtlar genetik mühendisliği bitkilerin çapraz döllenme yapabileceğini ve diğer bitkilere zarar verebileceğini söylüyorlar.
- Opponents say genetically engineered crops can cross-pollinate and damage other crops.
Lincoln eski siyasi rakibini karşıladı.
- Lincoln welcomed his old political opponent.