an antagonist, competitor, rival

listen to the pronunciation of an antagonist, competitor, rival
English - Turkish

Definition of an antagonist, competitor, rival in English Turkish dictionary

opponent
muhalif

Acımasız hükümetler sık ​​sık siyasi muhaliflerini cezaevine sokarlar. - Tyrannical governments frequently put their political opponents in prison.

Kölelik muhaliflerinin çoğu oy vermedi. - Most opponents of slavery did not vote.

opponent
{i} rakip

Onlar onun rakiplerini tehdit etme tarzını beğenmediler. - They did not like the way he threatened his opponents.

Onlar iyi rakiplerdi. - They were good opponents.

opponent
{s} karşıt

Karşıtlar genetik mühendisliği bitkilerin çapraz döllenme yapabileceğini ve diğer bitkilere zarar verebileceğini söylüyorlar. - Opponents say genetically engineered crops can cross-pollinate and damage other crops.

opponent
{s} karşı

Karşıtlar genetik mühendisliği bitkilerin çapraz döllenme yapabileceğini ve diğer bitkilere zarar verebileceğini söylüyorlar. - Opponents say genetically engineered crops can cross-pollinate and damage other crops.

Lincoln eski siyasi rakibini karşıladı. - Lincoln welcomed his old political opponent.

opponent
karşıki
opponent
(Dilbilim) karşıtdaş
opponent
(Dilbilim) karşıçıkan
opponent
{s} zıt
opponent
{i} düşman
opponent
(Askeri) MUHALİF, RAKİP
opponent
{i} karşı taraf
opponent
{i} aleyhtar
English - English
{n} opponent