Uzun yolculuk onun yarasını ağırlaştırmış.
- The long trip aggravated her injury.
Egzersiz yapmadan önce yaralanmayı önlemek için gerinirim.
- I stretch before exercising to prevent injury.
O, hastalık ve yaralanma ile zayıfladı.
- He was weakened by illness and injury.
Bu hafif bir hatanın ciddi yaralanmalara yol açabileceği çok tehlikeli bir spor.
- It's a very dangerous sport, where a slight mistake can lead to serious injury.
Sakatlık tahmin ettiklerinden daha ciddiydi.
- The injury was more serious than they had supposed.
Agrafili insanlar bir beyin hasarı nedeniyle yazı yazamazlar.
- People with agraphia can't write due to a brain injury.