Onun aleyhindeki suçlama nedir?
- What's the accusation against him?
Tom suçlamayı reddetti.
- Tom denied the accusation.
Dün gece telefonumu şarja takmayı unuttum.
- I forgot to put my phone on the charger last night.
Arabamın bataryasını şarj etmek zorundayım.
- I have to charge the battery of my car.
Vergi kaçırmakla suçlandı.
- He was accused of evading tax.
O cinayetle suçlanıyor.
- He is accused of murder.
Tom haksız yere suçla itham edildi.
- Tom was unjustly accused of the crime.
Yakınlarını kayırmakla itham ediliyor.
- She was accused for nepotism.
Sanık, hakkındaki iki suçlamadan beraat etti.
- The accused was acquitted on two of the charges.
Onu parayı çalmakla suçlamamalıydım.
- I shouldn't have accused him of stealing the money.
Tom birinci derecen saldırı ile suçlandı ve 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
- Tom was charged with first degree assault and sentenced to 15 years in prison.
Tom saldırı ile suçlanıyor.
- Tom has been charged with assault.
Tom resmi olarak görevlendirilmedi.
- Tom hasn't been officially charged.
Patron beni görevlendirdi.
- The boss put me in charge.
That's a slanderous charge of abuse of trust.
set up over his head his accusation - Matthew 27:37.