Oğlum komik hikayelerin anlatıcısı olmak için çalıştı.
- My son tried to become a teller of funny stories.
Caz ölmedi, sadece komik kokuyor.
- Jazz isn't dead, it just smells funny.
Film kitap kadar eğlenceli değildi.
- The movie wasn't as funny as the book.
Tom bana eğlenceli bir kısa mesaj gönderdi.
- Tom sent me a funny text message.
Bunun garip olduğunu düşünmüyor musun?
- Don't you think that's funny?
Arabanın motorundan gelen garip bir koku var.
- There's a funny smell coming from the engine of the car.
Tom'un yüzünde tuhaf bir ifade vardı.
- Tom had a funny look on his face.
Ben tuhaf bir gürültü duydum.
- I heard a funny noise.