Ten, twenty, thirty, forty, fifty, sixty, seventy, eighty, ninety, hundred.
- On, yirmi, otuz, kırk, elli, altmış, yetmiş, seksen, doksan, yüz.
Ask a six-year-old, not a sixty-year-old.
- Altı yaşındaki birine sorun, altmış yaşındaki birine değil.
Sami was in his sixties.
- Sami altmışlı yaşlarındaydı.
Sami came to Egypt in the late sixties.
- Sami altmışlı yılların sonlarında Mısır'a geldi.