The money was hidden beneath the floorboards.
- Para döşeme tahtalarının altında gizlenmişti.
Suddenly the ground seemed to disappear from beneath my feet.
- Aniden zemin ayaklarımın altından kayboluyor gibi görünüyordu.
The young woman under that tree looks sad.
- Şu ağacın altındaki genç kadın üzgün görünüyor.
Some wild cats live under my neighbor's house.
- Bazı vahşi kediler komşumun evinin altında yaşarlar.
It is ten degrees below zero now.
- Şimdi sıcaklık sıfırın altında on derece.
The thermometer reads three degrees below zero.
- Termometre sıfırın altında üç derece olarak okuyor.
Tom crawled underneath the bed.
- Tom yatağın altında süründü.
The small house had come to look shabby, though it was just as good as ever underneath.
- Küçük ev, şimdiye kadar tıpkı altındaki kadar iyi olmasına rağmen,eski püskü görünmeye başladı.
He laid down by the wayside and took a nap under a tree.
- O yol kenarına uzandı ve bir ağacın altında biraz kestirdi.
It's turtles all the way down.
- Onun altında da hep kaplumbağalar var.
A submarine can travel over and under the water.
- Bir denizaltı, su yüzünde ve su altında yolculuk edebilir.
Subways run under the ground.
- Metrolar yerin altında gider.
Tom squatted down to put something on the lower shelf.
- Tom alt rafa bir şey koymak için çömeldi.
The lower lip is bigger than the upper lip.
- Alt dudak, üst dudaktan daha büyüktür.
Alchemists tried to turn base metals such as lead into gold.
- Simyagerler kurşun gibi baz metalleri altına dönüştürmeye çalıştı.
Alchemists tried to transmute base metals into gold and silver.
- Simyagerler adi metalleri altına ve gümüşe dönüştürmeye çalıştılar.
Is the cat on the chair or under the chair?
- Kedi, sandalyenin üstünde mi yoksa altında mı?
He hid his toys under the bed.
- Oyuncaklarını yatağın altına sakladı.
I think Tom did that subconsciously.
- Sanırım Tom bunu bilinç altında yaptı.
The lower lip is bigger than the upper lip.
- Alt dudak, üst dudaktan daha büyüktür.
Low-lying lands will flood. This means that people will be left homeless and their crops will be destroyed by the salt water.
- Deniz seviyesinin altında olan toprakları su basacak. Bu, insanların evsiz kalması ve ürünlerinin tuzlu su tarafından tahrip edileceği anlamına gelir.
The footnotes are at the bottom of the page.
- Dipnotlar sayfanın alt kısmındadır.
They were playing footsie under the table.
- Onlar masa altından ayakla birbirlerini taciz ediyorlardı.
For that reason, temporary workers are working under inferior conditions.
- Bu yüzden, geçici işçiler kötü şartlar altında çalışıyorlar.
It is important that a lawyer should leave no stone unturned even on minor points and harp on the same subject to achieve a break through in an impasse.
- Bir avukatın zor bir durumda küçük konularda bile her taşın altına bakması ve aynı konuda sonuca ulaşmak için ısrarla belirtmesi önemlidir.
Hundreds of fields were submerged in the flood.
- Yüzlerce alan sel suları altında kaldı.
Maglev trains require expensive infrastructure.
- Maglev trenleri pahalı bir altyapı gerektirir.
She wants to invest in our company's infrastructure.
- O bizim şirketimizin altyapısına yatırım yapmak istiyor.
Sign at the bottom, please.
- Alt tarafı imzalayın lütfen.
Tom sat at the bottom of the stairs wondering what he should do next.
- Tom daha sonra ne yapması gerektiğini merak ederek merdivenlerin alt kısmında oturdu.
I'm always under pressure.
- Ben hep baskı altındayım.
Tom is cool under pressure.
- Tom baskı altında soğukkanlıdır.
Do not search for a calf under an ox.
The mouse ran underneath the bed.
- Fare yatağın altına kaçtı.
Tom crawled underneath the bed.
- Tom yatağın altında süründü.
Tom is going to be upset if Mary doesn't do that.
- Mary onu yapmazsa Tom altüst olacak.
That upset all our plans.
- O, bütün planlarımızı alt üst etti.
Please keep this book at hand.
- Lütfen bu kitabı el altında tutun.
Always have your dictionary close at hand.
- Daima sözlüğünü el altında bulundur.