Tom bir sipariş için dükkâna gönderildi.
- Tom was sent on an errand to the store.
Tom sık sık Mary'nin ayak işlerini yapar.
- Tom often runs errands for Mary.
Şimdi ayak işlerinden kim sorumlu?
- Who is in charge of errands now?
Tom bir iş için koşmak zorunda kaldı.
- Tom had to run an errand.
Kasabada yapacak bir işim var.
- I have an errand to do in town.
Tom Mary'ye bir ayak işi gönderdi.
- Tom sent Mary on an errand.
Birkaç ayak işi yapacağım.
- I'm going to run a few errands.
Getir götür işi için haftada dört gün çalışmak harikadır.
- Working four days a week is great for errands.