Lütfen onu yapmayı durdurur musun?
- Would you please stop doing that?
Lütfen beni izlemeyi durdurur musun?
- Would you please stop following me?
Bir tayfun kuvvetli rüzgarlarla ve toplu taşıma araçlarını durduran şiddetli yağmurlarla çarşamba günü Tokyo'yu vurdu.
- A typhoon hit Tokyo on Wednesday with strong winds and heavy rains stopping public transportation.
Arabayı durdurmaya ve biraz dinlenmeye ne dersin?
- How about stopping the car and taking a rest?
Bu tapa şişeye uymaz.
- This stopper does not fit the bottle.
O ona o ilacı almayı durdurmasını tavsiye etti fakat o ihtiyacı olduğunu düşünüyordu.
- She advised him to stop taking that medicine, but he felt he needed to.
Onu durdurmanın imkansız olduğunu düşündük.
- We thought it impossible to stop him.
Hıçkırığı durdurmak için ne yapmalıyım?
- What should I do to stop hiccoughs?
Japon askeri güçleri durdurmak için çok güçlü görünüyordu.
- The Japanese military forces seemed too strong to stop.
Yağmurun durmasını bekleyelim.
- Let's wait for the rain to stop.
Benim bu saatim asla durmaz.
- This watch of mine never stops.
Tren o istasyonda durmaz.
- The train doesn't stop at that station.
Bu tren tüm istasyonlarda durur.
- This train stops at all stations.