also, a capsulelike organ

listen to the pronunciation of also, a capsulelike organ
English - Turkish

Definition of also, a capsulelike organ in English Turkish dictionary

capsule
{i} kapsül

Yemekten sonra iki kapsül al. - Take two capsules after a meal.

Sami zehirli kapsülleri Leyla'nın içkisine boşalttı. - Sami emptied the poisonous capsules into Layla's drink.

capsule
capsular kapsüle benzer
capsule
özlü
capsule
muhafaza eden zar
capsule
(Tıp) Bir eklemi çevreleyen bağlar, kapsül, capsula
capsule
kısa
capsule
capsulated kapsül şekli verilmiş
capsule
(Askeri) KAPSÜL: 1. Çok yüksek irtifadaki uçuşlarla yörünge uçuşları için sıkıca tecrit edilip içindeki hava basıncı normal halde tutulan insan, hayvan ve teçhizat için elverişli bir çevre sağlayan kabin. 2. İçindekilerin aşağıya emniyetle dönmeleri için otomatik cihazları bulunan, tecrit edilmiş ve bulunduğu bölümden fırlatılabilir durumda bir kabin
capsule
açılır meyva
capsule
kaşe tahıl veya tohumu içinde saklayan kuçük kese
capsule
{i} çanak (laboratuvar )
capsule
kapsül içinde
capsule
{i} kapak
English - English
capsule
also, a capsulelike organ
Favorites