Ona karşı duygularımız karışık.
- Our feelings towards him are mixed.
O, ona karışık sinyaller verdi.
- She gave him mixed signals.
Dökme demir, bir demir ve karbon alaşımıdır.
- Cast iron is an alloy of iron and carbon.
Pirinç, bakır ve çinkodan oluşan bir alaşımdır.
- Brass is an alloy of copper and zinc.
Tom'un karmaşık duyguları vardı.
- Tom had mixed feelings.
Bir kez daha karmaşık metaforlar kullanarak bir şarkı yazdı.
- Once again he wrote a song using mixed metaphors.
Öğretmen bizim adlarımızı karıştırdı.
- The teacher mixed up our names.
Onu başka biriyle karıştırdı.
- She mixed him up with someone else.
Tamamen Asyalı gibi görünmesine rağmen Takahaşi'nin melez olduğunu duydum.
- Although Takahashi looks completely Asian, I've heard he's of mixed blood.
Their pleasure was alloyed with misfortune.