allowing something to become older

listen to the pronunciation of allowing something to become older
English - Turkish

Definition of allowing something to become older in English Turkish dictionary

aging
(Denizbilim) yaşlnma
aging
(İnşaat) yaşlandırmak
aging
(Gıda) olgunlaşma
aging
yaşlanmak
aging
(Ticaret) sıraya koymak
aging
yıpranma
aging
eskime
aging
{f} yaşlandır
aging
yıllanma
aging
yaşlanma

Japonya nüfusunun yaşlanmasına karşı koymaya çalışıyor. - Japan is trying to cope with the aging of its population.

Fiziksel değişiklikler doğrudan yaşlanmayla ilgilidir. - Physical changes are directly related to aging.

aging
yıllanma/yaşlanma
aging
{i} ihtiyarlama
aging
yaşlan

O, hızla yaşlanıyordu. - She was aging quickly.

Ülkenin yaşlanan nüfusunu telafi etmek için, hükümet doğum ve göç oranlarını önemli ölçüde artırmak için adımlar atmaya karar verdi. - In order to compensate for the country's aging population, the government has decided to take steps to significantly increase birth and immigration rates.

aging
kocayan
aging
{f} yaşlan: prep.yaşlanarak
aging
(Mimarlık) (US) yaşlanma
English - English
aging

The owner asked the clerk to age some big bills that were due.

allowing something to become older

    Hyphenation

    allowing some·thing to be·come old·er

    Turkish pronunciation

    ılauîng sʌmthîng tı bîkʌm ōldır

    Pronunciation

    /əˈlouəɴɢ ˈsəmᴛʜəɴɢ tə bəˈkəm ˈōldər/ /əˈlaʊɪŋ ˈsʌmθɪŋ tə bɪˈkʌm ˈoʊldɜr/
Favorites