Her türlü insanla bağlantı kurar.
- He comes into contact with all kinds of people.
Her türlü zamanımız var.
- We have all kinds of time.
Onun yokluğu her türlü söylentiye yol açtı.
- His absence gave birth to all sorts of rumors.
Her türlü grup etkinlikleri vardı.
- There were all sorts of group activities.
Tom her çeşit şeyi oldukça iyi yapabilir.
- Tom can do all sorts of things quite well.
Tokyo'da her çeşit millet yaşar.
- All sorts of people live in Tokyo.