alive; living; with life

listen to the pronunciation of alive; living; with life
English - Turkish

Definition of alive; living; with life in English Turkish dictionary

lives
i., çoğ., bak. life
lives
ömürler

İçe dönük kimselerin dışa dönük kimselerden daha kısa ömürleri mi var? - Do introverts have shorter lives than extroverts?

Böylece, evlenmediler ve mutlu mesut ömürlerinin sonuna kadar yaşadılar. - And so they didn't marry and they lived happily until the end of their lives.

lives
hayatlar

Binlerce ve binlerce asker hayatlarını kaybetti. - Thousands and thousands of soldiers lost their lives.

Lincoln'un ebeveynleri tüm hayatları boyunca fakir kaldılar. - Lincoln's parents remained poor all their lives.

lives
yaşam

Yakında yaşamasına rağmen , onu nadiren görürüm. - Although she lives nearby, I rarely see her.

Tom artık Boston'da yaşamıyor. - Tom no longer lives in Boston.

lives
live yaşa
English - English
lives
alive; living; with life
Favorites