I need to drop these useless perceptions to take full throttle over my life.
- Yaşamımda dizginleri ele almam için bu gereksiz algılardan kurtulmam lazım.
Cryptesthesia is another term for extrasensory perception.
- Kriptestezi duyular dışı algılama için başka bir terimdir.
There is nothing wrong with the Turkish people's power of perception.
- Türk toplumunun algılama yeteneği bozuk değildir.
She has a keen business sense.
- Onun keskin bir iş algısı var.
Sharks can sense blood.
- Köpekbalıkları kanı algılayabilir.
To hate, to love, to think, to feel, to see; all this is nothing but to perceive.
- Görmek, hissetmek, düşünmek, sevmek, nefret etmek; bütün bunlar algılamaktan başka bir şey değildir.
What matters is the way the public perceives you.
- Önemli olan, kamuoyunun sizi nasıl algıladığıdır.
I'm afraid my depth perception is very poor.
- Korkarım benim derinlik algım çok zayıf.
Tom is a very perceptive man.
- Tom algıları çok güçlü bir adamdır.
Our sensors did not detect anything out of the ordinary.
- Sensörlerimiz sıra dışı bir şey algılamadı.
Our eyes can detect light.
- Gözlerimiz ışığı algılayabilir.
It is not possible to conceive without perceiving.
- algılama olmadan yaratmak imkansızdır.