alay etme

listen to the pronunciation of alay etme
Turkish - English
mocking
send up
making fun of
taunting

Keep taunting me and see what happens. - Benimle alay etmeye devam et ve ne olacağını gör.

japing
persiflage
taunt

Keep taunting me and see what happens. - Benimle alay etmeye devam et ve ne olacağını gör.

irrision
derision
shy
jeering
alay etmek
{f} ridicule
alay etmek
mock

It is cruel to mock a blind man. - Kör bir insanla alay etmek acımasızcadır.

alay etmek
tease
alay etmek
{f} taunt
alay et
poke fun at

Don't poke fun at foreigners. - Yabancılarla alay etme.

alay etmek
scoff at
alay etmek
pull smb.'s leg
alay etmek
{f} ironize
alay etmek
{f} rot
alay etmek
groove
alay etmek
jibe
alay etmek
make fun of

It's rude to make fun of your boss in public. - Patronunla herkesin önünde alay etmek kabalıktır.

It is wrong to make fun of an old man. - Yaşlı bir adamla alay etmek yanlıştır.

alay etmek
hold in derision
alay etmek
give somebody a roasting
alay etmek
razz
alay etmek
sneer
alay etmek
flout
alay etmek
gird at
alay etmek
jape
alay etmek
make fun

Tom likes to make fun of Mary. - Tom Mary ile alay etmekten hoşlanıyor.

It's rude to make fun of your boss in public. - Patronunla herkesin önünde alay etmek kabalıktır.

alay etmek
burlesque
alay etmek
needle
alay etmek
pull somebody's leg
alay etmek
jeer at
alay etmek
gibe at
alay etmek
mess with
alay etmek
profit-bringing
alay etmek
laugh at
alay etmek
gird at somebody
alay etmek
jolly
alay etmek
poke fun at
alay etmek
make a game of
alay etmek
make a jest of
alay etmek
rally
alay etmek
rag
alay etmek
jeer
alay etmek
make merry over
alay et
{f} gibe
alay et
{f} taunt

Keep taunting me and see what happens. - Benimle alay etmeye devam et ve ne olacağını gör.

alay et
{f} jeering
alay et
deride
alay et
{f} guy

The guys all made fun of him. - Bütün adamlar onunla alay ettiler.

alay et
{f} scoff

They scoffed at our efforts. - Çabalarımızla alay ettiler.

She scoffed at my poem. - O şiirimle alay etti.

alay et
{f} mocking
alay et
{f} rag
alay et
tease

He teased me about it. - Bu konuda benimle alay etti.

They teased the new student. - Onlar yeni öğrenciyle alay ettiler.

alay et
{f} ragged
alay et
{f} sneer
alay et
{f} taunting

Keep taunting me and see what happens. - Benimle alay etmeye devam et ve ne olacağını gör.

alay et
{f} needle
alay et
{f} mock

He mocked the way the professor speaks. - O, profesörün konuşma şekli ile alay etti.

Tom mocked Mary for her failure. - Tom Mary ile başarısızlığı için alay etti.

alay etmek
take the piss out of
alay etmek
fleer
alay et
burlesque
alay et
fleer
alay et
ridicule

Tom ridiculed my idea. - Tom fikrimle alay etti.

He ridiculed my idea. - O benim fikrimle alay etti.

alay etmek
poke fun at smb
alay etmek
take the mickey out of smb
alay etmek
to make fun (of), ridicule, mock
alay etmek
to make fun (of), to poke fun at, to take the piss (out of), to laugh at, to gibe at, to scoff, to ridicule, to tease, to jeer, to mock, to deride, to twit, to taunt
alay etmek
poke fun
alay etmek
{f} scoff
alay etmek
{f} deride
alay etmek
give smb. a roasting
alay etmek
{f} guy
alay etmek
gird at smb
alay etmek
{f} roast
alay etmek
{f} gibe
alay etmek
gibejibe
alay etmek
{f} josh
tersini söyleyerek alay etme
irony
Turkish - Turkish
saraka
tanz
mezek
eğlenme
alay etmek
Bir kimsenin, bir şeyin, bir durumun, gülünç, kusurlu, eksik vb. yönlerini küçümseyerek eğlence konusu yapmak
English - Turkish
bir kişiyi küçük görüp onu küçümsemek demektir
alay etme
Favorites