There were not many doctors in the gold fields.
- Altın alanlarında çok sayıda doktor yoktu.
The river overflowed its banks and flooded the fields around it.
- Nehir kendi kıyılarını aştı ve çevresindeki alanları sel bastı.
I use a flashlight to illuminate dark areas.
- Karanlık alanları aydınlatmak için bir el feneri kullanırım.
Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.
- Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.
He knows the area like the back of his hand.
- O, alanı elininin arkası gibi bilir.
It was not permitted that the inhabitants trespass in the area.
- Burada oturanların bu alandan geçmelerine izin verilmedi.
Tom's field of study is law.
- Tom'un çalışma alanı hukuktur.
Hundreds of fields were submerged in the flood.
- Yüzlerce alan sel suları altında kaldı.
Tom has a wide range of interests.
- Tom'un geniş bir ilgi alanı var.
His research spans a wide range of fields.
- Onun araştırması geniş bir alanı kapsar.
Bunk beds are a way to save space.
- Ranzalar, alandan kazanmanın bir yoludur.
Tom parked in one of the empty spaces in front of the library.
- Tom kütüphanenin önündeki boş alanlardan birine parketti.
I can't figure out how to register a new domain name.
- Yeni bir alan adına nasıl kaydolacağımı anlayamıyorum.
It's time for you to renew your domain name.
- Alan adınızı yenilemenizin zamanı.
This area is as big as a football pitch.
- Bu alan, bir futbol sahası kadar büyük.
Sunspots are regions of the Sun where the solar magnetic field is very strong.
- Güneş lekeleri güneş manyetik alanının çok güçlü olduğu Güneş bölgeleridir.
Agriculture is developed in the most fertile lands of the region.
- Tarım, bölgenin en verimli alanlarında gelişmiştir.
You're stepping into dangerous territory.
- Tehlikeli alana adım atıyorsun.
The lack of a public sphere in Europe is being felt more and more.
- Avrupa'da bir kamusal alanın olmaması gittikçe daha fazla hissedilmektedir.
The lack of a public sphere in Europe is being felt more and more keenly.
- Avrupa'da kamusal alanın yokluğu artan bir şiddetle hissediliyor.
I saw Tom's car in the parking lot.
- Tom'un arabasını park alanında gördüm.
I saw Tom in the parking lot.
- Tom'u park alanında gördüm.
A bomb from the time of World War II has exploded at a building site in Germany, killing at least one person.
- Almanya'da bir inşaat alanında II. Dünya savaşı zamanından bir bomba patladı, en azından bir kişi öldü.
I work on a building site.
- Ben bir inşaat alanında çalışıyorum.
The playground is divided into three areas by white lines.
- Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş.
You're stepping into dangerous territory.
- Tehlikeli alana adım atıyorsun.
Situated on hilly terrain, the cathedral can be seen from a long distance.
- Tepelik arazide yer alan katedral uzun bir mesafeden görülebilir.
The magnets, of course, have a magnetic field around them.
- Mıknatısların, tabii ki, etrafında bir manyetik alanı vardır.
America is a continent of immigration.
- Amerika göç alan bir kıtadır.
You need to get out of your comfort zone.
- Konfor alanından çıkman gerekiyor.
Riparian zones are narrow strips of land located along the banks of rivers.
- Kıyı bölgeleri nehirlerin kıyısı boyunca yer alan arazinin dar arazi şeritleridir.
Today is the 4th of June — a day when Chinese government killed hundreds of people on a peaceful demonstration on the Tiananmen square.
- Bugün 4 Haziran. Çin hükümetinin Tiananmen alanında barışsever bir gösteride yüzlerce insanı öldürdüğü bir gün.
Iceland has an area of about 103,000 square kilometres.
- İzlanda yaklaşık 103.000 kilometrekarelik bir alana sahiptir.
Keep the money in a safe place.
- Parayı güvenli bir alanda tut.
Do not smoke in public places.
- Kamusal alanda sigara içme.
Girls are more ambitious academically than boys.
- Kızlar akademik alanda oğlanlardan daha hırslıdır.
Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
- Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
Many people are experiencing compassion fatigue because of the constant tragedies being reported in the news.
- Haberlerde sürekli yer alan trajik olaylar yüzünden birçok insan şefkat yorgunluğu çekiyor.
Riparian zones are narrow strips of land located along the banks of rivers.
- Kıyı bölgeleri nehirlerin kıyısı boyunca yer alan arazinin dar arazi şeritleridir.
We will divide the large area of family land equally between our children.
- Aile arazisinin geniş alanını çocuklar arasında eşit olarak böleceğiz.
It's rare to find big yards in Japan.
- Japonya'da büyük alanlar bulmak nadirdir.
We had better hurry or we'll be caught in the storm before we reach the camping site.
- Acele etsek iyi olur yoksa biz kamp alanına ulaşmadan önce fırtınaya yakalanırız.
When they had reached the common where the geese fed, she sat down and unloosed her hair, which was of pure gold.
- Onlar kazların beslendiği alana ulaştığında, o oturdu ve saf altın rengi olan saçını açtı.
That is outside my purview.
- O benim yetki alanımın içinde değil.
I could pose as an artist all right; so I took the studio. Also the name of Alan Beverley. My own is Bill Bates. I had often wondered what it would feel like to be called by some name like Alan Beverley or Cyril Trevelyan.