Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
They could not get good housing.
- Onlar iyi konut alamadı.
Fewer workers meant fewer people with money to buy goods.
- Daha az sayıda işçi eşya satın alacak paralı daha az sayıda insan anlamına geliyordu.
I know this area pretty well.
- Bu alanı oldukça iyi biliyorum.
The area looked pretty clean.
- Alan oldukça temiz görünüyordu.
Tom caught a couple of large trout yesterday.
- Tom dün bir çift büyük alabalık yakaladı.
This lake abounds in trout.
- Bu göl alabalık kaynıyor.
Situated on a hill, his house commands a fine view.
- Onun bir tepenin üzerinde yer alan evinin güzel bir manzarası var.
One of these fine days he will get his just deserts.
- Bu güzel günlerden bir gün o sadece hak ettiğini alacak.
Do you have an extra bicycle that I could borrow?
- Ödünç alabileceğim fazladan bir bisikletin var mı?
Do we have an extra one that Tom can borrow?
- Tom'un ödünç alabileceği ekstra bir tanemiz var mı?
Tom is sufficiently well off to buy a house anywhere he wants.
- Tom'un durumu istediği yerde bir ev alacak kadar oldukça iyidir.
Well, I'll only take toast and coffee.
- Pekala, ben sadece tost ve kahve alacağım.
Aladin found a wonderful lamp.
- Alaaddin harika bir lamba buldu.
Aladin found a wonderful lamp.
- Alaaddin sihirli bir lamba buldu.
I'll get permission from my superior.
- Amirimden izin alacağım.