alınmak

listen to the pronunciation of alınmak
Turkish - English
resent
take offense
to be taken; to be received
gain admission
passive of almak; to resent, to take offence, to be offended
take umbrage at
be enrolled
offended
to take offense (at), be offended (by), be hurt (by)
be enroled
get the needle
be offended
get your nose out of joint
alınma
umbrage
alın
forehead

The police found Tom lying on the floor with a bullet hole in the middle of his forehead. - Polis Tom'u alınının ortasındaki bir kurşun deliğiyle yerde yatarken buldu.

Tom leaned over and kissed his daughter's forehead. - Tom eğildi ve kızının alınını öptü.

alın
brow
alın
(Mekanik) face

One of my six Facebook accounts was suspended. - Altı Facebook hesabımdan biri, Facebook tarafından askıya alındı.

Tom often posts motivational quotes on Facebook. - Tom sık sık facebook'ta motivasyon alıntılar postalar.

alınma
removing
alınma
acceptance
alınma
inclusion
alın
sinciput
alınma
receipt
satın alınmak
To purchase
çerçeve içine alınmak
framework to be taken into
Alın
(Tıp) metopon
alın
upper part of the face below the hairline and above the eyebrows
alın
frontal
alın
front; frontlet
alın
forehead of an animal
alın
mining face
alın
at the front

Make another appointment at the front desk. - Danışmadan başka bir randevu alın.

alın
pertaining to the forehead
alın
forehead, brow
alın
middle ear (Biology)
alın
tympanum
alın
forehead, brow; front; frontal
alın
{i} front

Make another appointment at the front desk. - Danışmadan başka bir randevu alın.

alın
(Anatomi) frons
alın
tympan
alınma
resentment
arkası alınmak
to be ended, be cut off, be stopped
askere alınmak
to be drafted
askıya alınmak
fall into abeyance
devreye alınmak
be put into use
ele alınmak
be under debate
esir alınmak
be taken captive
görevden alınmak
to be dismissed
görevden alınmak
be sent into the wilderness
görevden alınmak
1. to be removed from office. 2. to be demoted
gözaltına alınmak
be in custody
postaneden teslim alınmak üzere gönderilen
poste restante
referans alınmak
be taken as a reference
referans alınmak
be referenced
referans alınmak
be taken as references
silah altına alınmak
to be called into military service
vekâlet emrine alınmak
(for a government official) to be temporarily removed from his position
önü alınmak
to be prevented
önü alınmak
to be nipped in the bud; to be stopped; to be checked
örnek alınmak
originate
Turkish - Turkish
Uyarlanmak, adapte olunmak
Bir sözün, bir davranışın kendisine karşı olduğunu sanarak incinmek, kırılmak
Bir sözün, bir davranışın kendisine karşı olduğunu sanarak incinmek, kırılmak veya öfkelenmek
Alma işi yapılmak: "Mahalle mektebinden alınmış, rüştiyeye verilmiş."- H. R. Gürpınar
Alma işi yapılmak
Elde edilmek
Elde edilmek: "Her biri gerçek hayattan alınmış birer gerçek olmak."- H. R. Gürpınar
Alın
(Osmanlı Dönemi) CEBİN
Alın
(Osmanlı Dönemi) CEBHE
alın
Bir ocakta her türlü ayak, galeri, baca, kuyu ve yolun ilerletilmekte olan yüzeyi
alın
Karşı
alın
Yüzün, kaşlarla saçlar arasındaki bölümü
alın
Bazı şeylerin önü, ön yüzü
alınma
Alınmak işi
alınmak
Favorites