alınan

listen to the pronunciation of alınan
Turkish - English
(Bilgisayar) recieve
gotten
(Bilgisayar) receiving
(Bilgisayar) imported
(Bilgisayar) received

The family had grave doubts regarding the explanation it received from the army. - Ailenin ordudan alınan açıklama ile ilgili ciddi şüpheleri vardı.

The members of the family had grave doubts regarding the explanation they received from the army. - Aile üyelerinin ordudan alınan açıklama ile ilgili ciddi şüpheleri vardı.

(Bilgisayar) importing
taken of
taken from
bir defada alınan miktar
batch
alınan miktar
intake
alınan taş
take
alınan çerçeve
(Bilgisayar) frames received
alınan son bilgi
recent information received
alınan sinyal seviyesi
(Askeri) received signal level
alınan şey
excision
alın
forehead

The police found Tom lying on the floor with a bullet hole in the middle of his forehead. - Polis Tom'u alınının ortasındaki bir kurşun deliğiyle yerde yatarken buldu.

Tom leaned over and kissed his daughter's forehead. - Tom eğildi ve kızının alınını öptü.

alın
brow
gözaltına alınan kimse
detainee
alın
(Mekanik) face

Tom often posts motivational quotes on Facebook. - Tom sık sık facebook'ta motivasyon alıntılar postalar.

One of my six Facebook accounts was suspended. - Altı Facebook hesabımdan biri, Facebook tarafından askıya alındı.

borç alınan
(Ticaret) borrowed
ele alınan
undertaking
teslim alınan
(Bilgisayar) checked out
zorla alınan şey
(Ticaret) extortion
alın
sinciput
ağız yoluyla alınan tat
oral taste
kente giren şeylerden alınan vergi
things into town taxes
mürekkep balığından alınan koyu siyah boya
squid taken from the deep black paint
yaralamaktan dolayı alınan az diyet
due to injury received less dietary
Alın
(Tıp) metopon
Kara Kuvvetleri Alınan Dersler Merkezi
(Askeri) Center for Army Lessons Learned
Müşterek Alınan Evrensel Dersler (Rapor)
(Askeri) Joint Universal Lessons Learned (report)
Müşterek Alınan Evrensel Dersler Sistemi
(Askeri) Joint Universal Lessons Learned System
W-günü harp için hazırlanmak üzere alınan düşmanca bir karardır
(Askeri) declared by the NCA, W-day is associated with an adversary decision to prepare for war - NCA tarafından ilan edilir
acele etmeden alınan kararlar
second thoughts
alın
upper part of the face below the hairline and above the eyebrows
alın
frontal
alın
front; frontlet
alın
forehead of an animal
alın
mining face
alın
at the front

Make another appointment at the front desk. - Danışmadan başka bir randevu alın.

alın
pertaining to the forehead
alın
forehead, brow
alın
middle ear (Biology)
alın
tympanum
alın
forehead, brow; front; frontal
alın
{i} front

Make another appointment at the front desk. - Danışmadan başka bir randevu alın.

alın
(Anatomi) frons
alın
tympan
askıya alınan
suspensive
askıya alınan
standstill
ayaküstü alınan
stand up
baz alınan
basal
başka dilden alınan sözcük
loan word
başka dilden alınan sözcük
word which is taken from another language
daire içine alınan sayılar
(Bilgisayar) circled numbers
düşük faizle alınan para
cheap fare
düşük faizle alınan para
cheap money
enflasyona karşı alınan önlemler
deflation
esas alınan nokta
datum point
esas alınan yükseklik
datum line
filme alınan oyun
photoplay
gözaltına alınan kimse
intern
gözaltına alınan kimse
internee
harekatta alınan yaralar sonucu ölüm
(Askeri) died of wounds received in action
iki dalda birden alınan şeref nişanı
double first
ilaçlı röntgen çekilmeden önce alınan sıvı
opaque meal
kira üzerinden alınan vergi
rent charge
kuzeye doğru alınan yol
northing
mil olarak alınan yol
milage
mil olarak alınan yol
mileage
müşterek alınan dersler merkezi
(Askeri) joint center for lessons learned
oybirliği ile alınan karar
unanimous vote
peşin para ile alınan şeyler
spot goods
peşin para ile alınan şeyler
spots
peşin parayla satın alınan
cash-and-carry
sakatlanan atın yerine alınan at
remount
satın alınan şey
purchase
sterlin başına alınan vergi
poundage
tutulan (kiralanan, mevzi alınan) alan; insani yardım
(Askeri) holding area; humanitarian assistance
vadesiz borç alınan para
call money
zorla alınan
extortive
zorla alınan şey
exaction
ölçü alınan çizgi
base line
önceden alınan tat
foretaste
örnek alınan şey
cynosure
şövalyelerden askerlik yerine alınan vergi
scutage
Turkish - Turkish

Definition of alınan in Turkish Turkish dictionary

Alın
(Osmanlı Dönemi) CEBİN
Alın
(Osmanlı Dönemi) CEBHE
alın
Bir ocakta her türlü ayak, galeri, baca, kuyu ve yolun ilerletilmekte olan yüzeyi
alın
Karşı
alın
Yüzün, kaşlarla saçlar arasındaki bölümü
alın
Bazı şeylerin önü, ön yüzü
English - Turkish

Definition of alınan in English Turkish dictionary

al alınan
wearty
alınan
Favorites