alışverişi

listen to the pronunciation of alışverişi
Turkish - English

Definition of alışverişi in Turkish English dictionary

alışveriş
{i} deal

I was dealt a good hand. - Ben iyi bir alışveriş yaptım.

She spends a lot of time helping her children learn to deal with money. - O, çocuklarının para ile alışveriş etmelerine yardım ederek çok zaman harcar.

alışveriş
shopping

Where can I do some shopping? - Nerede biraz alışveriş yapabilirim?

I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother. - Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.

alışverişi kesmek
to stop having anything to do with (someone)
alışverişi olmamak
to avoid contact (with), not to have anything to do with
alışveriş
{i} marketing

Direct marketing is a means of allowing people to shop from home. - Doğrudan pazarlama insanların evden alışveriş yapmasını sağlayan bir yoldur.

alışveriş
custom
alışveriş
transaction
alışveriş
{i} traffic
alışveriş
(Ticaret) market

We don't market to children. - Çocuklar için alışveriş yapmıyoruz.

Is Tom going to the market right now? - Tom şu anda alışverişe mi gidiyor?

alışveriş
relations
alışveriş
trade
alışveriş
dealings
bakkal alışverişi
grocery shopping
bakkaliye alışverişi
grocery shopping
alışveriş
trade, buying and selling, shopping; dealings, relations
alışveriş
trading
alışveriş
connection
alışveriş
dealings, relations
alışveriş
dealing
alışveriş
business, trade, commerce; shopping
alışveriş
buying and selling
alışveriş
sale
düşünce / görüş alışverişi
(Hukuk) exghange of views
düşünce alışverişi
exchange of opinions
fikir alışverişi
give and take
fikir alışverişi/teatisi
exchange of views
iyon alışverişi
ion exchange
katyon alışverişi
cation exchange
mektup alışverişi
(Ticaret) conveyance of letters
uluslararası kültür alışverişi
comity of nations
yük alışverişi
charge exchange
ısı alışverişi
heat exchange
alışverişi
Favorites