alışıklık

listen to the pronunciation of alışıklık
Turkish - English
something that one is used to doing
habit
skill, good training
habit, force of habit
alışık
be used to
alışık
used (to)
alışık
practice
alışık
accustomed

I am not accustomed to speaking in public. - Ben herkesin önünde konuşmaya alışık değilim.

I'm not accustomed to such treatment. - Böyle bir davranışa alışık değilim.

alışık
familiar
alışık
accustomed (to), used (to)
alışık
used to

Soldiers are used to danger. - Askerler tehlikeye alışıktırlar.

I'm not used to this heat. - Bu ısıya alışık değilim.

alışık
used

I'm not used to making speeches in public. - Herkesin önünde konuşmalar yapmaya alışık değilim.

Soldiers are used to danger. - Askerler tehlikeye alışıktırlar.

Turkish - Turkish
Alışık olma durumu
alışık
Herhangi bir duruma alışmış olan
alışık
Herhangi bir duruma alışmış olan: "Merdivenden gayet zarif ve alışık bir eda ile çıkmaya hazırlandığı belliydi."- R. H. Karay