aksama

listen to the pronunciation of aksama
Turkish - English
problem, difficulty; hitch
hitch

It went without a hitch. - O bir aksama olmadan gitti.

limp, limping
paralysation
disruption, delay
disruption
{i} setback

Apart from a couple of early setbacks, the project is progressing well. - Birkaç erken aksamanın dışında proje iyi ilerliyor.

limp

Tom shouldn't make fun of Mary's limp. - Tom Mary'nin aksamasıyla alay etmemeli.

hobble
aksamak
halt
aksamak
hinder
aksamak
(for something) to be hampered, hindered, disrupted, delayed, or impeded
aksamak
{f} limp
aksamak
fail
aksamak
go wrong
kritik aksama
(Bilgisayar,Teknik) critical failure
aksa
limp

The German Shepherd was limping down the street. - Alman çoban caddeden aşağıya doğru aksayarak yürüyordu.

Tom noticed that Mary was limping. - Tom Mary'nin aksadığını fark etti.

aksamak
have a hitch
aksamak
to limp; (for a leg) to be lame, be crippled
aksamak
hobble
aksamak
to limp, to hitch; to have a hitch
aksamak
hitch
sosyal aksama
social confusion-disorder
sosyal aksama
social disorganization
Turkish - Turkish
Aksamak işi
Aksamak işi: "Aradan yedi sekiz ay geçmiş, hiç aksama olmamıştı ödemelerde."- Y. Z. Ortaç
Aksa
Mescid-i Aksa (Arapça: المسجد الأقصى), İslam dinine inananlarca kutsal sayılan mekanlardan biri. Diğer adı Haremüşşerif (Al-Haram al-Qudsi al-Sharif). Mescid-i Aksa, Kudüs şehrinde bulunan Müslümanların ilk kıblesidir. Türkçe'de "En Uzaktaki Cami" anlamına gelir. "Beyt-i Makdis" veya "Beyt-i Mukaddes" adı da verilir. Yapımına Davud tarafından başlatıldığı ve oğlu Süleyman tarafından tamamlandığı rivayet edilir. Mescid-i Haram'dan sonra yapılan eski mescidlerdendir
AKSA
(Osmanlı Dönemi) En uzak. En son. Kusvâ. Nihayet. Irak
AKSA
(Hukuk) Son, enson, uzak
aksamak
Bir iş gereği gibi yürümemek, geri kalmak
aksamak
Hafifçe topallamak
aksamak
Hafif topallamak
aksama
Favorites