He embraced his relatives before he left.
- O, ayrılmadan önce akrabalarının kucakladı.
His relatives were convinced of his innocence.
- Akrabaları onun masum olduğuna ikna edildi.
Believe it or not, peaches and almonds are family.
- İnan ya da inanma, şeftaliler ve bademler akrabalar.
The family property was distributed among the relatives.
- Ailenin mal varlığı akrabalar arasında dağıtıldı.
He is staying with his relatives.
- O, akrabalarıyla birlikte kalıyor.
He disagrees with his relatives.
- O, akrabaları ile aynı fikirde değil.
Pride tends to develop into hubris, which is close kin to madness.
- Gurur, kibre dönme eğilimindedir; ki o da deliliğin yakın akrabasıdır.
The police will release the victim's name after they have notified his next of kin.
- Polis onun yakın akrabasına bildirdikten sonra kurbanın adını duyuracak.
He is related to the family.
- O, aile ile akrabadır.
Cats are related to tigers.
- Kediler kaplanlarla akrabadırlar.
Apes are our cousins and primate relatives.
- Maymunlar bizim kuzenlerimiz ve primat akrabalarımızdır.
In this group, there are my parents and my relatives.
- Bu grupta anne babam ve akrabalarım var.
He is a distant relation of hers.
- O, onun uzak bir akrabasıdır.
He is no relation to me.
- O benimle akraba değil.
A buffalo is akin to an ox.
- Bufalo, öküzle akrabadır.
A buffalo is akin to an ox.
- Bufalo, öküzle akrabadır.
All of them are connected.
- Onların hepsi akraba.