Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

aklamak

listen to the pronunciation of aklamak
Turkish - English
acquit
justify
absolve
exonerate
Vindicate

Sami wanted to vindicate himself. - Sami kendini aklamak istiyordu.

purge
clear
whitewash
to clear (someone) of responsibility
to acquit, to absolve, to exonerate " ibra etmek; (kara parayı) to launder
exculpate
launder

Tom was accused of money laundering. - Tom kara para aklamakla suçlandı.

It is possible to launder language to make it more appealing and uplifting. - Onu daha güzel ve çekici yapmak için dili aklamak mümkündür.

{f} whiten
{f} brighten
aklama
acquittal
aklama
exoneration
akla
mind to
para aklamak
to launder money
aklama
quietus
aklama
exculpation
aklama
clearance, a declaration freeing retiring officers of an association from further responsibility for their past actions when new officers are elected
aklama
whitewash
aklama
acquittal ibra
Turkish - Turkish
Başarılı gösterilmek, değerli olarak nitelendirilmek
Suçsuz veya borçsuz olduğu yargısına vararak birini temize çıkarmak, tebriye etmek, ibra etmek
Başarılı gösterilmek, değerli olarak nitelendirilmek: "Bir kitabın çok satmasında o kitabı aklayıcı nedenler pek özel durumlara bağlıdır."- N. Cumalı
tebriye etmek
ibra etmek
aklama
Aklamak işi, ibra
aklamak
Favorites