Nothing else would be plausible. - Başka hiçbir şey akla yatkın olmazdı.
Nothing else would be plausible.
Başka hiçbir şey akla yatkın olmazdı.
Sami had a plausible alibi. - Sami'nin akla yatkın bir mazereti vardı.
Sami had a plausible alibi.
Sami'nin akla yatkın bir mazereti vardı.