Turkish - English
Definition of akarsu in Turkish English dictionary
- stream
Tom followed the stream for a couple of kilometers.
-Tom akarsuyu birkaç kilometre izledi.
Never swap horses while crossing a stream.
-Bir akarsu geçerken atları asla takas etme.
- river
- river, stream
- diamond or pearl necklace
- potamic
- stream, river
- runoff
- tributary
- influent
- {i} watercourse
- nullah
- akarsu yatağı
- river bed
- akarsu ağızları
- (Hukuk) mouths of rivers
- akarsu erozyonu
- fluvial erosion
- akarsu havzası
- drainage area
- akarsu havzası
- drainage basin
- akarsu kavşağı
- confluence
- akarsu mecrası
- watercourse
- akarsu ortamı
- fluvial environment
- akarsu yatağı
- stream bed
- akarsu şebekesi
- river system
- akarsular
- rivers
- fas'ta bir akarsu
- a river in Morocco
- birbirine karışan akarsu
- confluent
- buzul-akarsu birikintileri
- (Coğrafya) glaciofluvial deposits
- denize dökülen akarsu
- freshet
- denize dökülen akarsu
- fresh
- durgun akarsu
- (Çevre) sluggish stream
- kol akarsu
- tributary stream
- uluslar arası akarsu
- (Hukuk) international river
- uluslar arası akarsu havzası
- (Hukuk) international river basin
- uyumlu akarsu
- consequent stream
- uyumlu akarsu
- consequent river
- ırmağa dökülen akarsu
- affluent
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of akarsu in Turkish Turkish dictionary
- Platin üzerinde bir dizi elmas ya da pırlantadan oluşan gerdanlık
- Kesintisi olmayan, aralıksız
- Maçka yaylaları
- Yeryüzünde ve yer altında belirli bir yatak içinde, eğim boyunca sürekli veya zaman zaman akan su
- Kesintisi olmayan, aralıksız: "Cevapları pek açık ve akarsu gibi idi."- F. R. Atay
- Tek sıra elmastan veya inciden gerdanlık
- Yeryüzünde veya yer altında belirli bir yatak içinde, eğim boyunca sürekli veya zaman zaman akan su
- (Coğrafya) ab-ı revan
- (Osmanlı Dönemi) KILADE
- (Osmanlı Dönemi) SEYH
- (Osmanlı Dönemi) REVASİM
- Akarsular
- (Osmanlı Dönemi) KALAİD
Related Terms
akarsu
Hyphenation
a·kar·suPronunciation
Resimler
History
Favorites