akıtma

Turkish - English

Definition of akıtma in Turkish English dictionary: blaze (on a horse); a flat sweet fried pastry; drainage; discharge; fluxation; blaze; effusion; spill; (Gıda) crepe; (Bilgisayar) scrolling; pouring; drainage; {i} draining; fluxation; discharge
akıtmak: {f} drain
akıtma pompası: drainage pump
akıtma vanası: bleeder valve
akıtmak: {f} shed
akıtmak: spill
akıtmak: pour
akıt: drain
akıtmak: discharge
akıtmak: flush
akıtmak: run off
akıtmak: run
akıtmak: (Gıda) pour liquid
akıtmak: (Havacılık) infuse
akıtmak: bleed
akıtmak: (Havacılık) trickle
akıtmak: exude
akıt: {f} draining
akıt: {f} funnel
akıtmak: disembogue
akıtmak: exude
akıtmak: pass
kan akıtma: Blood Stream
akıtmak: to let sth flow; to pour; to drain; (kan, gözyaşı) to shed
akıtmak: flow by dripping
akıtmak: drain away
akıtmak: to shed (blood, tears)
akıtmak: funnel
akıtmak: drip
akıtmak: stream; trickle
akıtmak: drain off
akıtmak: to let (something) flow
akıtmak: {f} weep
akıtmak: flux
akıtmak: flow
akıtmak: {f} stream
ağaç özsuyunu akıtma oluğu: spile
salya akıtma: salivation

Turkish - Turkish

Definition of akıtma in Turkish Turkish dictionary: Un, süt, yumurta, şeker veya pekmezle yapılan bir tatlı; Birkaç dizi altın zincirden oluşan enli gerdanlık ya da bilezik; Hayvanların, özellikle atların alınlarında bulunan ve burunlarına doğru uzanan beyaz leke; Akıtmak işi; Un, süt, yağ, yumurta, şeker veya pekmezle yoğrularak cıvık bir duruma getirilen hamurun kızgın saç üzerinde pişirilmesiyle yapılan bir çeşit tatlı; Kimi hayvanların özellikle atların alınlarında bulunan ve burunlarına doğru uzanan beyaz leke; Hayvanların,özellikle atların alınlarında bulunan ve burunlarına doğru uzanan beyaz leke; Hamurun kızgın sac üzerinde pişirilmesiyle yapılan bir tür tatlı; Enli bilezik; (Osmanlı Dönemi) İSAKA; isale
akıtmak: Akmasını sağlamak, akmasına yol açmak, dökmek

akıtma

Hyphenation

a·kıt·ma

History

Favorites