Turkish - English
Definition of akı in Turkish English dictionary
- generous
- flux
- ak karası kara brunette with fair skin
- (manyetik) flux
- (Tıp) flow
The river flows too fast to swim in.
-Nehir yüzmek için çok hızlı akıyor.
The exit flowrate is proportional to the pressure difference around the exit valve.
-Çıkıştaki akış hızı, çıkış kapakçığının etrafındaki basınç farkıyla orantılıdır.
- (Askeri) radiation
- drain
- akı kapısı
- flux gate
- akı kaçağı
- flux leakage
- akı yoğunluğu
- flux density
- göz akı
- (Anatomi) sclera
- yumurta akı
- (Gıda) egg whites
- alın akı
- Get smart
- yumurta akı maddesi
- egg substance
- alınının akı
- ile honorably, with no shadow of blame
- elektrostatik akı
- electrostatic flux
- kaçak akı
- leakage flux
- manyetik akı
- magnetic flux
- mıknatıssal akı
- magnetic flux
- toplam akı
- (Aydınlatma) total flux
- yumurta akı
- glair
- yumurta akı
- the white of an egg, white, albumen
- yumurta akı
- albumen
- yumurta akı
- albumin
- yumurta akı
- egg white
- yumurta akı
- egg white, albumen
- yumurta akı
- white of egg
- yüz akı
- honour, good name
- ışınır akı
- radiant flux
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of akı in Turkish Turkish dictionary
- Herhangi bir kuvvet alanında, belli bir düzlemin belli bir bölümünden geçtiği varsayılan güç çizgileri
- ışık kaynağının 1 saniyede çevresine yaydığı ışık enerjisi
- Akışkanların, parçacıkların ya da ışıma biçimindeki bir enerjinin belirli bir alanda taşınma miktarı
- Herhangi bir kuvvet alanında, belli bir düzlemin belli bir bölümünden geçtiği var sayılan güç çizgileri, seyelan
- Seyelan
- Eliaçık, cömert, yiğit
- Eli açık, cömert
- Birim yüzeyden birim zamanda geçen (giren ve çıkan) madde ya da ışınım niceliği
- göz akı
- Göz yuvarının dışını saran, katılgan dokudan oluşmuş, dayanıklı beyaz çeper
- yumurta akı
- Yumurta sarısını saran az akışkan, albümince zengin, saydam madde
- yüz akı
- Utanmayı gerektiren bir durumu olmama, onur