aim at

listen to the pronunciation of aim at
English - Turkish
hedeflemek

Sadece şöhreti hedeflemek yanlıştır. - It is wrong to aim at fame only.

kastetmek
hedef almak
niyet etmek
arzu etmek
niyet et
muradetmek
(bir şeyi) (bir yere) fırlatmak
çalışmak ( e)
(Fiili Deyim ) 1- -e çalışmak , gayret etmek 2- -meyi çok arzu etmek , niyetinde olmak
niyetlenmek
(silahı) (birine/bir yere) doğrultmak
çalışmak
amaçlamak
direct
yöneltmek
direct
{f} yönlendirmek

Trafik ışıkları trafiği yönlendirmek için kullanılır. - Traffic lights are used to direct traffic.

direct
yönetmek

Sami bir film yönetmek istiyordu. - Sami wanted to direct a film.

direct
direkt

O bir direkt uçuş mu? - Is it a direct flight?

Tom'a direkt bir emir verdim ama umursamadı. - I gave Tom a direct order, but he ignored it.

direct
{f} idare etmek
direct
{s} kestirme

Tom'un kötü bir yön kestirme yeteneği var. - Tom has a poor sense of direction.

direct
adres yazmak gönderiye
direct
emretmek
direct
tereddütsüz
direct
yolu tarif etmek
direct
{f} komuta etmek
direct
{s} doğrudan doğruya

Çıplak gözle ya da dürbün ya da teleskop gibi herhangi bir aletle doğrudan doğruya güneşe bakmamalısın. - You should never look directly at the Sun with the naked eye or through any instrument such as binoculars or a telescope.

Doğrudan doğruya Tom'la konuşabilir miyiz? - Can we talk to Tom directly?

direct
{f} direktif vermek
direct
doğrultmak
direct
{s} direkt, doğrudan, dolaysız
direct
{s} açık

İmalatçının açıklamasına göre, her on yılda bir değiştirilmeli. - According to the manufacturer's directions, tires should be changed every 10 years.

O, bu konuda açıktır. - He is very direct about it.

direct
(sıfat) direkt, doğru, doğrudan doğruya; dolaysız; kestirme; açık; anlaşılır; dürüst; güneş çevresinde doğudan batıya dönen
direct
duraklamadan
English - English
To design for a particular audience

This program is aimed at the educated over 40's.

direct towards; mean by, intend by
peg at
direct
aim at
Favorites