Turkish - English
Definition of ahenk in Turkish English dictionary
- harmony
The sisters lived in harmony with each other.
-Kız kardeşler birbirleriyle ahenk içerisinde yaşadı.
- echo
- coherence
- concordance
- euphony
- concert
- chime
- unity
- symmetry
- congruence
- musicality
- lively party at which musicians provide entertainment
- mus. harmony
- symphony
- coherency
- rhythm
- concinnity
- harmony, integration, accord, agreement, compatibility
- consonance
- accord
- harmony " uyum; accord, agreement
- congruity; harmony
- unison
- tune
Even if you sing out of tune, join us.
-Ahenksiz şarkı söylesen bile, bize katıl.
- cadence
- pleasing combination of tones (Music)
- low pitch
- melody
- tuning
- ring
- repose
- diapason
- {i} congruity
- ahenk içinde
- in harmony
- ahenk içinde yaşamak
- to live in harmony
- ahenk kaidesi
- phonetics vowel harmony
- ahenk kurmak
- to establish harmonious relations (between members of a group)
- ahenk sağlamak
- to secure unity and order (in a place)
- ahenk tahtası
- soundboard, belly, table (of a violin, a lute, or a similar instrument)
- ahenk vermek
- tone
- ekonomik ahenk
- (Ticaret) economic harmony
- gittikçe yükselen ahenk
- diapason
- toplumsal ahenk
- (Felsefe) social coherence
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of ahenk in Turkish Turkish dictionary
- (Osmanlı Dönemi) f. Seslerin arasındaki uygunluk. Düzgün tarz ve gidi
- Çalgılı eğlence
- Uyuşma, anlaşma
- Uyum: "Sesi alaylı bir ahenkle kadının kulaklarına çarptı."- M. C. Kuntay
- Uyum
- (Osmanlı Dönemi) uygunluk, düzgün tarz ve gidiş
- Uyuşma, anlaşma: "Biz bu işin içine girmeyelim
- Ahengi bozarız."- H. Taner. Çalgılı eğlence: "Bütün komşular o gece gürültüden, ahenkten uyuyamamışlar."- Y. K. Karaosmanoğlu
- Renkler arasında uygunluk
- (Osmanlı Dönemi) ÇÜ
- ahenk kaidesi
- bakınız: ünlü uyumu
- ahenk tahtası
- Telli çalgılardan üzerine teller gerilmiş bulunan kapak tahtası