agitation; excitement; distress of mind

listen to the pronunciation of agitation; excitement; distress of mind
English - Turkish

Definition of agitation; excitement; distress of mind in English Turkish dictionary

taking
{i} alış

Her gün yürümeye alışkınım. - I am in the habit of taking a walk every day.

Sadece Tom'dan emirler almaya alışamam. - I just can't get used to taking orders from Tom.

taking
(Ticaret) işgal
taking
çevirim
taking
filme alma
taking
alarak

Zehir alarak kendini öldürdü. - He killed himself by taking poison.

Her şeyi göz önüne alarak o arabayı satın aldı. - Taking everything into consideration, he bought the car.

taking
{f} al
taking
{s} cazip
taking
hoşa gidecek surette
taking
takinglyalıcı tavırla
taking
sevimli
taking
{s} çekici
taking
the takings ele geçen para
taking
{i} ele geçirme
taking
{i} çalkalanma
taking
{i} alma

Tom yeni işi almaya karşı. - Tom is against taking the new job.

O, paranın kendi payına düşenini almakta tereddüt etmedi - He did not hesitate in taking his share of the money.

taking
{i} telaş
taking
{s} bulaşıcı
taking
{i} sallanma
taking
{s} ilginç

Trenlerin resimlerini çekmek neden ilginçtir? - Why is taking pictures of trains interesting?

Neden trenlerin resimlerini çekmek çok ilginç? - Why is taking pictures of trains so interesting?

English - English
taking
agitation; excitement; distress of mind
Favorites