Organizasyon yaşlıların refahı ile ilgilidir.
- The organization is concerned with the welfare of the aged.
Yaşlılara karşı nazik olmalıyız.
- We should be kind to the aged.
O, on yedi yaşındadır.
- She is aged seventeen.
Fadıl, 76 yaşında doğal nedenlerden dolayı hapishanede öldü.
- Fadil died in prison, aged 76, of natural causes.
Eğer İskoçya'dan gelmiyorsa ve en az on iki yıl eskitilmediyse o zaman o, viski değildir.
- If it's not from Scotland and it hasn't been aged at least twelve years, then it isn't whisky.
Bakım onu çabuk yaşlandırdı.
- Care aged him quickly.
Tom biraz yaşlanmadı.
- Tom hasn't aged one bit.
Aged 18, he had no idea what would happen next.