age, or old age; as, a man in years

listen to the pronunciation of age, or old age; as, a man in years
English - Turkish

Definition of age, or old age; as, a man in years in English Turkish dictionary

year
sene

Geçen sene Bayan Kato sizin öğretmeniniz miydi? - Was Ms. Kato your teacher last year?

Babası geçen sene ölmüş. - His father died last year.

year
{i} yıl

Yıllar önce orada bir kale vardı. - There was a castle here many years ago.

İki yılda ilk kez bir film izledim. - I saw a movie for the first time in two years.

year
{i} yaş

Benim babam sadece on beş yaşında. - My father is only fifteen years old.

Sam Tom'dan iki yaş küçük. - Sam is two years younger than Tom.

year
her zaman

Böyle bir mikrodalga fırınla, her zaman Yılbaşı gecesidir! - With a microwave oven like this, it's always New Year's Eve!

Tom son iki yıldır para çalıyordu ve Mary bunu her zaman biliyordu. - Tom was stealing money for the last two years, and Mary knew it all the time.

year
daima

Ruslar Fransız yollarını kopyalar, ancak daima elli yıl sonra. - The Russians copy the French ways, but always fifty years later.

year
bir gezegenin güneş etrafinda döndüğü müddet
year
ihtiyarlık
year
zaman

On yıl uzun bir zamandır. - Ten years is a long time.

Yılın bu zamanında bir sürü karımız var. - We have a lot of snow at this time of the year.

year
year after year her sene
year
year in year out seneden seneye daima
year
(Askeri) yıl Z

İlk birkaç yıl zordu. - The first few years were difficult.

Tayfunlar her yıl zarara yol açar. - Typhoons bring about damage every year.

year
year by year seneden seneye
year
a year and a daybir sene bir gün
English - English
year
age, or old age; as, a man in years
Favorites